Ayhan Bülent Toptaş

2.Yüzyılın İktisat Kongresi Birinci Uzmanlar Toplantısı’ndan karışık sinyaller

İzmir’de 15-21 Şubat tarihleri arasında gerçekleşecek olan iki ayrı iktisat kongresi yaklaşırken heyecan ve merak artıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) ile Türk Tarih Kurumu’nun (TTK) ayrı ayrı organize ettiği bu kongrelerin iletişimi için kurulan web sitelerini daha sık ziyaret ediyorum.

İBB’nin düzenlediği iktisat kongresinin ilk aşaması “Paydaş Buluşmaları” başlığı altında geçtiğimiz Ağustos – Aralık ayları ayında gerçekleşmişti.  Bu aşamada tüccar, çiftçi, işçi, sanayici ve esnaf temsilcileri ayrı ayrı toplantılar ile bir araya gelmiş, Türkiye ekonomisinin sorunları üzerine kendi sektörleri açısından değerlendirmeler yapmışlar, çözüm önerileri sunmuşlar ve her paydaş grubu ayrı ayrı deklarasyon hazırlamıştı.

İkinci aşamada ise dört ayrı uzmanlar toplantısı gerçekleştirilmesi planlanıyordu. Bu toplantılarda bir önceki aşamada tüccar, çiftçi, işçi, sanayici ve esnaf temsilcilerinin hazırladıkları üç taslak bildirge akademisyen ve uzmanlar tarafından değerlendirilecek.

Bu çerçevede, İBB’nin düzenlediği İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nin ilk Uzman Toplantısının 13 Ocak 2023’te yapıldığını öğrendik. Fakat toplantının adını, toplanma yerini ve katılımcıların kompozisyonunu çok yadırgadığımı belirtmek istiyorum.

“Birbirimizden razıyız” ne demek?

İlk uzmanlar toplantısının “Birbirimizden razıyız” başlığı altında olması tüccar, çiftçi, işçi, sanayici ve esnaf temsilcilerinin taslak bildirgelerinin uzmanlar tarafından iktisat biliminin “bölüşüm” perspektifi üzerinden değerlendirileceği izlenimi yaratıyor. Ama “Birbirimizden razıyız” mistik veya dini çağrışımlar yaptıran bir ifade. “Helalleşme” ile yakın bir anlamı var. Helalleşme, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun toplumun farklı kesimlerinin geçmişte yaşamış oldukları karşılıklı kırgınlıkları, haksızlıkları unutarak yeni, temiz bir sayfa açmalarını önerirken kullandığı bir kavram. Muhtemelen yapılacak ilk uzmanlar toplantısı için çarpıcı bir başlık aranırken Kılıçdaroğlu’nun kullandığı “helalleşme” kavramından ilham alındı. Ama Kılıçdaroğlu bu kavramı geniş ve farklı toplum kesimleri arasında bir uzlaşma rüzgârı estirebilmek amacı ile kullanmıştı.  “Birbirimizden razıyız” gibi mistik veya dini çağrışımlar yaptıran bir ifadenin bir iktisat kongresinin teknik platformunu oluşturan uzmanlar toplantısına başlık olarak kullanılması isabetli olmamış. Bu ifade farklı ekonomik sınıfların hazırladıkları bildiriler üzerine yapılan bir değerlendirme toplantısının başlığı olarak seçildiği için ilk bakışta toplantı konusunun “bölüşümolduğu, toplantıda varılan sonucun da iktisadi sınıflar arasında hiçbir bölüşüm sıkıntısının olmadığı, herkesin üretimden aldığı paydan memnun olduğu izlenimi yaratıyor.

Başlığı bölüşüm meseleleri üzerine bir toplantı olduğu izlenimi yaratsa da toplantının konusu demokrasi ve insan hakları olarak belirlenmiş. Burada, bir iktisat kongresi sürecinde toplanan uzmanların paydaş bildirilerini demokrasi ve insan haklarının ekonomi açısından önemi bağlamında değerlendirmesi beklenir. Akla özellikle son yıllarda AKP iktidarının otoriterleşmesinin, demokrasi ve insan hakları konusunda duyarlılığının azalmasının ekonomiye zarar verdiği iddiaları geliyor. Demokrasi ve insan haklarında gerilemenin ekonomik durumu da gerilettiği konusunda güncel değerlendirmeler var. Ekonomistler, ekonomi gazetecileri ve uzmanlar zaman zaman bu konuyu gündeme getiriyorlar. Ayrıca, dünyada ve Türkiye’de demokrasi, rejim, insan hakları ile ekonomi arasındaki ilişki üzerine araştırma yapan kalkınma iktisatçıları ve ortaya konulmuş akademik araştırmalar var.

Toplumun farklı iktisadi kesimlerinin temsilcilerinin sorunlar ve çözüm önerilerine ilişkin deklarasyonun bir iktisat kongresi sürecinde insan hakları ve demokrasi çerçevesinde tartışılması doğal olarak iktisatçıların işi olmalı. Çünkü adı üstünde kongre “iktisat kongresi” toplantı ise “uzmanlar toplantısı”. Uzman, Türk Dil Kurumu’na göre “belli bir işte, belli bir konuda bilgi, görüş ve becerisi olan kimse” demek. Toplantıya katılan yaklaşık 50’ye yakın kişinin içinde tarihçi, eğitimci, halk sağlığı uzmanı, siyaset bilimci, hukukçu, rahip de dahil olmak üzere tartışılan konu ile ilişkilerini benim anlayamadığım pek çok kişi mevcutken sadece birkaç iktisatçının olması çok ilginç. Tek tek isimlere bakıldığında hepsi alanlarında  son derece kıymetli kişiler ama yanlış bir konuda, yanlış bir yerde ve yanlış mekânda buluşmaya yönlendirilmişler. Toplantıdaki iktisatçıların da demokrasi ve ekonomik gelişmişlik ilişkisi üzerine çalışmaları yok.

Toplantıların yapılabileceği en uygun yer bu toplantılar yüz yıl önce nerede yapıldıysa orası olsa gerek. İktisat kongresi 1923 yılında Banka-Han diye bilinen binada yapılmıştı.  Bina yıkılmış olduğu için şu an böyle bir olanak yok. Paydaş toplantılarında ağırlıklı olarak Tarihi Havagazı Fabrikası tercih edildi. Buna karşın, ilk uzmanlar toplantısının Aziz Vukolos Kilisesi’nde yapılması da çok ilginç.  Bu da yine mistik çağrışımlar yaptıran bir seçim. Laiklik konusunda Türkiye’de en hassas parti CHP. CHP, kışlaya, okula ve camiye siyaset girmemesini, bu kurumların doğrudan kendi işlevlerine odaklanması gerektiğini savunan bir parti ve ben de bu yaklaşıma sonuna kadar katılıyorum. Teknik bir toplantının kilisede yapılması yanlış. Böyle bir seçim yapmakla ne mesaj verilmeye çalışılıyor? Anlaması zor. Zaten vatandaş ekonominin güncel sorunları nedeniyle büyük zorluklar yaşıyor. Buna ek olarak, epistomolojik kopuş, nass, heterodoks iktisat gibi kavramlarla kafası iyice karışmışken, arkasından bir de büyük umutlar vermesi beklenen bir iktisat kongresi organizasyonundan “birbirimizden razıyız” başlığı altında kilisede, uzman olmayanların katıldığı bir uzman toplantısı tertip ederek, vatandaşa anlaşılmaz, karmaşık sinyaller vermek doğru değil.

Diğer taraftan, 1923 İzmir İktisat Kongresi’nin gerçekleştiği bina İzmir Valiliği tarafından yeniden inşa ediliyor. Valilik bu binayı yine Şubat ortasında TTK tarafından gerçekleştirilecek diğer iktisat kongresine ev sahipliği yapmak üzere yeniden inşa ediyor.  İnşaatın TTK’nın düzenlediği kongreye yetiştirilmesine çalışılıyor. Bir yanda kongre mekânı konusunda böyle bir hassasiyet varken, birinci uzmanlar toplantısı mekânı olarak bir kilisenin seçilmesi göze batıyor.

İstişare kurulu üyelerinin arasında azımsanmayacak sayıda hocam, sınıf arkadaşım, yöneticim ve ilgiyle ve hayranlıkla takip ettiğim ve meseleleri ele alış şekillerini bildiğim pek çok bilim insanı var. İlk uzman toplantısının bu formatı hakkında kendilerinden onay alınıp alınmadığını bilmiyorum. Eğer bu formatı görüp, okuyup onay verdilerse bu beni çok şaşırtır.

İkinci Yüzyıl İktisat Kongresi’nin İstişare Kurulu ve Organizasyon Komitesi

“İstişare Kurulu” demişken, bir başka dikkat çeken husus da İkinci Yüzyıl İktisat Kongresinin ana sayfasında istişare kurulu üyelerinin görülebileceği bir sekmenin olmaması. Ana sayfada kongrenin sponsorlarının sekmesi var ama istişare kurulunun yok. Halbuki istişare kurulunun görünürlüğü çok önemli. Çünkü, o kurulun kimlerden oluştuğu kongrenin güvenilirliği, saygınlığı ve yönünü anlamak bakımından çok önemli. Bu yazıda çalışmalarına eleştiri getirdiğimiz, kongreyi organize eden ekiple ilgili bir sekme de yok ana sayfada

İstişare kurulu üyelerinin isimlerine ulaşılabilecek bir sekmenin ana sayfaya eklenmesini önermek için kongre organizasyonun irtibat telefonunu aradığımda karşıma çıkan görevli konuyu amirlerine ileteceğini iletti. Sonradan bana bu konuda bir dönüş olmadı. Bir değişiklik de olmadı.

Bir ülkenin bir asırlık geleceğine ilişkin vizyon oluşturma çalışması yapmak hiç kolay bir şey değil. Hatalar, kusurlar olabilir ama böyle bir çalışmanın organizasyonunda en azından belli bir düzeyde tutarlılığın ve makul bir iletişim çerçevesinin oluşturulması gerekir.