Emekli maaşlarının şifreleri

Son yıllarda iyice yükselen enflasyon ve peş peşe gelen seçimler nedeniyle emekli maaşları ülke gündeminin üst sıralarında olmayı sürdürüyor. Diğer taraftan, bir süredir, emekli aylıkları ile ilgili alışılmadık uygulamalar ve söylemler dikkat çekiyor. Örneğin; iktidar 2018 yılında dini bayramlarda bayram ikramiyesi uygulaması başlattı. Bu uygulama ile birlikte Ramazan ve Kurban Bayramları öncesinde medyada söz konusu ikramiyenin ne miktarda olacağı konuşulurken, emekliler bayram harçlığı beklentisi içine girmeye başladılar. Bu olağan dışı uygulama kendi aktüerya dengelerini korumaya çalışan özel sandıklardan emekli olanları da beklenti içine soktu. Özel sandık emeklileri de bayram ikramiyesi taleplerini gündeme getirdiler ve sonuçta onların da ikramiye talepleri bir şekilde karşılandı.

Bu popülist uygulamanın toplumda bir karşılığı olduğunu gören muhalefet iktidarın ikramiye uygulamasına el yükselterek karşılık verdi. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geçen mayıs ayındaki seçimler öncesinde iktidar partisinin verdiği tutarın kat kat üstünde bayram ikramiyeleri vaat etti.

Mayıs 2023 seçimleri yaklaşırken emekli aylıklarına yönelik bir başka düzenleme daha yapıldı.  Türkiye Büyük Millet meclisinde 1 Temmuz’da kabul edilen 7417 sayılı torba yasanın, 5 Temmuz 2022 tarih ve 31887 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmasıyla 3600 Ek gösterge düzenlemesi yürürlüğe girdi. Buna göre bazı meslek gruplarında 2 yıl ve üzeri yükseköğrenim mezunu olanların ek göstergeleri 3600’e yükseltildi. Bu değişikliğin ekonomi, sosyal güvenlik ve insan kaynakları yönetimi disiplinleri açısından gerekçelendirilmesi için de fazla bir zahmete girişilmedi.

Bugünlerde ise Cumhuriyetin 100. yılı dolayısı ile emeklilere 5 bin TL.’lik bir ikramiyenin ödenmesini öngören bir yasa tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulacak. Bu ikramiye bir müjde midir? Az mıdır, çok mudur? Bu para neye göre belirlenmiştir? Bu ödemeler sadaka ya da ulufe gibi gözükmüyor mu? Çalışan emekliler neden bu ikramiyenin dışında tutuldu? gibi sorular medyayı ve kamuoyunu günlerce meşgul etti ve hala etmeye devam ediyor.

Emekli maaşı edebiyatı

Sosyal güvenlik büyük ölçüde teknik ve hukuki bir konu. Emekli maaşları ödemeleri de öyle. Devletin emekli maaşları sistemi Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından işletilmektedir.  SGK çalışanlardan ve işverenlerden sigorta primlerini toplar. Bu primleri değerlendirir. Belli bir emeklilik yaşına gelen ve yeterli süre boyunca prim yatıran kişi emekli olduğunda devletin kendisi için belirlediği emekli aylığını almaya hak kazanır. Prensip olarak emeklilere yatırdıkları primle orantılı maaşlar ödenmesi beklenir. Eğer, SGK emeklilere geçinmeleri için yeterli aylık sağlanamazsa devlet imkanları ölçüsünde bu açığı kapatmaya çalışır. İşin özü budur. Primler toplanır, gerektiğinde devlet katkı sağlar, maaşlar ödenir. Yani, önceden formüle edilmiş olması gereken, kurallara bağlanmış, büyük ölçüde müdahalesiz işlemesi gereken bir sistemden bahsediyoruz. Bu konu her gün tartışılabilecek veya yukarılardan talimat beklenecek bir konu değil.

Türkiye’de konu teknik ve hukuki boyuttan çıktı neredeyse yeni bir edebiyat türü doğdu: Emekli maaşı edebiyatı: “Emekliye müjde”, “Emeklinin yüzü güldü”, “Emekli sefalet içinde”, “Emekli çaresiz” “Üzerinde çalışıyoruz”, “İnceliyoruz” vb. ifadeler bir emekli maaşı edebiyatının temel taşlarını oluşturmaya başladı. Bu gibi duygusal ifadelerin yanı sıra konuyu olağanüstü farklı noktalara çeken ve neredeyse emekli maaşı belirlemesini roket bilimi gibi karmaşık gösteren ultra ciddi kavramlar ortaya atıldı: Kök maaş, seyyanen ödeme, refah payı gibi kavramlar ortalığı bulandırmakta ve kafa karışıklığını artırmakta.

Emekli maaşlarının şifreleri

Bu emekli maaşı karmaşası öyle bir noktaya geldi ki, yaklaşık bir ay önce ulusal kanallardan birinin muhabiri emekli maaşları ile ilgili haberini şöyle sunuyor: …Emekli yeni maaşı için meclisin açılmasını beklerken, bir yandan da hükümet kanadından gelen açıklamaların şifreleri çözülmeye çalışılıyor…

Aslında şifre BloombergHT tarafından geçtiğimiz aralık ayı sonunda yapılan bir haberle kamuoyu ile paylaşılmıştı. Habere göre, bizler kök maaş ve refah payı hesaplamalarını izlerken en düşük emekli maaşı 2012 ile 2022 yılları arasında dolar cinsinden olağanüstü değer kaybetmişti. Aşağıdaki grafikte en düşük emekli maaşının son on yıl içinde nasıl değer kaybettiği açıkça görülüyor.

Grafik 1: En Düşük Emekli Maaşı (2012-2023)

Türkiye’de bir süredir başta enflasyon olmak üzere kötüleşen ekonomik koşullar nedeniyle bir gelir aktarımı süreci yaşandığından bahsediliyor. Grafik 1, emeklilerin gelir aktarılan değil, gelir aktaranlar tarafında olduğu izlenimi veriyor. Bu süreç 2023 Temmuz’unda en düşük emekli maaşının 7500 TL.’ye çıkarılması ile şimdilik durdurulmuş gözüküyor. Burada gözden kaçırılmaması gereken bir başka nokta son on yılda doların da önemli satın alma gücü kaybına uğradığı. Ayrıca, son yıllarda doların TL. karşısındaki değerinin baskı altında tutulduğu ve böyle yapılmasaydı yukarıdaki rakamların özellikle son birkaç yılda daha düşük değerler alabileceği de göz önünde tutulmalı.