Dr. Ayhan Bülent Toptaş

Mehmet Şimşek ve Ekibi Devam Etmeli

Geçtiğimiz pazar akşamı yerel seçim sonuçlarını izleyenlerin büyük bir çoğunluğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Türkiye genelinde seçimlerden birinci parti olarak çıkmasını büyük bir sürpriz olarak değerlendirdiler. Hatta, sonuçlara biraz daha detaylı bakıldığında, CHP’nin Adıyaman belediye başkanlığını oyların neredeyse yarısını alarak kazanmış olması inanılmaz bir durum gibi algılandı. Çünkü, ana muhalefet partisi, Adıyaman’da son üç yerel seçimde AKP’ye karşı önemli bir rakip olamamıştı. Hatta, CHP, daha on ay önce, Mayıs 2023 cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde de AKP karşısında fazla bir varlık gösterememişti.  Mayıs 2023 seçimi yerle bir olmuş bir kentte yapılmıştı ama o günlerde hükümetin depremin yarattığı tahribatı kısa zamanda telafi edeceğine dair vaatleri ve vatandaşların umutları hala tazeydi. Sonraki on aylık süre içinde iktidarın şehri ayağa kaldırmaya yönelik çabaları yeterli olmadı ve şehir bir sefalet dalgası ile boğuşmak zorunda kaldı. Yerel seçimler geldiğinde iktidara yönelik tepki çok sert oldu.

2024 yerel seçimleri öncesinde genel kanı 2019 yılında yaşanan sonuçlara benzer sonuçların alınabileceği şeklindeydi. Böyle düşünülmesinin sebebi 2019 martında yapılan seçimlerin de yoğunlaşan bir ekonomik krizin gölgesinde gerçekleşmiş olmasıydı. 2018 yılının yaz aylarında ABD ile Türkiye arasında Türkiye’de yaşayan ve hakkında dava açılmış bulunan ABD’li bir rahibin ülkesine iadesi ile ilgili olarak yaşanan anlaşmazlık bir kur krizine dönüşmüş, yerel seçimlere çok az zaman kala Türkiye ekonomisinde ciddi bir türbülans ortaya çıkmıştı. Bu gelişme özellikle ekonomik dengesizliklere karşı hassas olan emeklilerin, emekçilerin, öğrencilerin, esnafın ağırlıklı olarak yaşadığı büyük şehirlerde AKP’nin yerel seçimleri kaybetmesine neden olmuştu.

AKP, 2021 Eylül ayında başlattığı faiz indirimleri ile Türkiye ekonomisini büyük bir çıkmaza soktu. Enflasyon patladı ama iktidar Mayıs 2023 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine 2019’daki deneyimini dikkate alarak girdi. Şubat 2023’teki Büyük Güneydoğu Depremi iktidar için büyük bir şanssızlık yaratmış olsa da özellikle asgari ücrete, emeklilere yapılan zamlar, emeklilikte yaşa takılanların emekliliklerinin kolaylaştırılması gibi uygulamalar ve depremin yarattığı yaraların sarılacağına yönelik vaatleri ile söz konusu seçimlerden başarıyla çıkmayı bildi.

AKP, Mayıs seçimlerini kazanmış olsa da, Haziran 2024 ayına girildiğinde denizin bittiği açıkça görülüyordu. Artık popülist politikaların sonuna gelinmişti. TCMB’nin politika faizlerinin aşamalı olarak artırılmasının en büyük önlem olarak görüldüğü bir dönem başlatıldı. Aynı dönemde parasal sıkılaştırma söylemine karşın enflasyon yükselişini sürdürdü. Özellikle dar ve sabit gelirliler temel ihtiyaçlarını oluşturan kalemlerin fiyatlarındaki artışlardan çok tedirgin oldu. Bu artışların etkileri özellikle büyük şehirlerde çok belirgin ve zorlayıcıydı ve halkın üzerinde oluşan ekonomik baskı 2019 krizindekinden daha da kuvvetliydi. Bu durum, ekonomik sorunların oy verme davranışı üzerindeki etkisinin daha da artmasına neden oldu, tepki oyları çok daha fazla sayıda şehre yayıldı ve seçim sonuçlarının CHP lehine çıkmasına yol açtı.

AKP siyasi maliyete katlanmak zorunda

AKP’nin seçim yenilgisinin sorumluluğunu ekonomi yönetimine yıkabileceğine, ekonomi yönetiminin değişebileceğine dair değerlendirmeler yapılıyor. Ekonomi yönetiminin değiştirilmesi çok yanlış bir hamle olur.  Çünkü yeni bir ekonomi yönetimine güven duyulması için yılların gerekebileceği bir noktadayız. Bu nedenle, Şimşek ve ekibinin devam etmesinde fayda var. Türkiye 2028’e kadar seçim görmeyeceği için bu tarihe kadar geçecek zaman iyi değerlendirilebilir.

Şimşek ve ekibi geçtiğimiz on ay içinde önceki ekonomi yönetimine göre daha makul yaklaşımlar sergiledi ama yaklaşan yerel seçimin baskısını üzerlerinde hissetmemiş ve seçimi zora sokacak hamlelerden kaçınmamış olmaları eşyanın tabiatına aykırı.

Yerel seçim de bittiğine göre, artık, ekonomi yönetimi enflasyonun aşağıya çekilmesi, ekonomide makul dengelerin yeniden tesis edilmesi, serbest piyasa mekanizmasının çalışması için gerekli kararları acilen almalı. Bu çerçevede, halka acı bir reçete sunulması kaçınılmaz. Bu reçetenin tadının yumuşatılması için kamu kesiminde verimliliğin ve tasarrufun öne çıkması çok önemli. Bu dakikadan sonra devletin harcanan her kuruşunun daha etkin bir şekilde kullanılması için tedbirler alınmalı. İşe alımlarda ve yönetici atamalarında liyakat ön plana çıkmalı. Kamuda yanlış insanların yanlış pozisyonlarda çalışmaları en büyük verimsizlik kaynağı olabilir. Kamuda verimliliğin artmasının yanı sıra uygulanacak istikrar programından sabit veya dar gelirlilerin en az şekilde etkilenmesi için de gayret sarf edilmeli.

AKP, iktidarda kalabilmek için bozduğu ekonomik dengelerin sonuçları ile yüzleşmek, bunların yeniden tesis edilmesi için gerekli olan önlemlerin siyasi maliyetini üstlenmek ve iyi çalışılmış bir istikrar programını uygulamak zorunda. Eğer bunu yapmaz, tereddütte kalır veya bocalarsa Mart 2024 yerel seçiminden daha acı siyasi- ekonomik sürprizlerin ortaya çıkması olasılığını göze alması gerekebilir.