Soner Gökten

Merkez Bankası Hatalı Karar Verdi! Veya Doğru Kararı Veremedi…

Umarım ben yanılıyorumdur,

Ve gene umarım bu kararın sonucunda ileride daha sert hamlelere ihtiyaç duymayız.

Dolarizayon devam ediyor,

Henüz gerçek anlamda ekonomide motor soğumuş değil,

ABD’de faiz indirimine geçiş süreci sekteye uğramış durumda,

Jeopolitik riskler hat safhada ve şayet ABD küresel petrol arzına destek vermeyi bırakırsa Brent petrol fiyatı 100 Doların üzerine atacak.

Halen istenen yabancı gelmiş değil,

Kamu tasarruf planı bekleniyor,

Yapısal reformlar uzakta görünüyor,

Siyasi tansiyon artmış vaziyette.

Bunlarla birlikte,

Seçim öncesindeki 500 bp faiz artırımı sayesinde;

Öncesinde 8,8 Milyar Dolar artan döviz mevduatının faiz artışı sonrası 7,5 milyar Dolar azaldığını,

Merkez Bankası net rezervlerinin 10,6 milyar Dolar artığını,

Az da olsa yabancı girişlerinin olduğunu düşündüğümüzde yapılan faiz artışının olumlu yansımasını görebiliyoruz.

Düz ve salt matematiksel yani DAR bir bakış açısıyla beklenen enflasyon %36 değil %45 bile olsa mevcut TL mevduat faizinin senelik bileşik olarak %60’ın üzerinde ve pozitifte kaldığı,

Faiz artışının ekonomik soğumaya etkisinin kısa sürede ortaya çıkmayacağı ancak bu ay görülmeye başlanacağı varsayımlarıyla faiz artırımı için BEKLE – GÖR taktiğinin de işe yarayacağını söyleyenler var.

Ben asla öyle düşünenlerden değilim.

Bu denli riskler çoğalmışken,

Ekonomide hala ÇÜRÜK YUMURTA yani zombi şirketler İFLAS ETMEYEREK etrafta gezmeye devam ederken,

Ve servet transferinin bedeli için hala ana kaynağa bakmak yerine dar gelirinin olmayan özel tüketim harcamaları kısılmaya çalışılırken;

Sosyolojik olarak Merkez Bankası BUGÜNKÜ FAİZ KARARIYLA DÜRTMELİYDİ! (Dürtmenin ne anlama geldiğini bilmiyorsanız, Paramedya’daki köşe yazımı okumanızı tavsiye ederim)

Herkesi silkelemeli ve Dolarizasyonu ortadan kaldıracak 500bp faiz artışını yaparak para politikasının gücünü göstermeli; likiditeyle uğraşırken de ekonomi yönetimi mali tasarruf politikalarına konsantre olabilir hale gelmeliydi.

Kısaca bence bu fırsatı ELİNİN TERSİYLE İTTİ!

İşte tam karar sonrasında türlü türlü yorumlar yapılırken,

Ben de bu yorumumu yazarken,

Parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesi temalı Merkez Bankası kararı geldi!

Bana göre TÜM SORU İŞARETLERİ DE ortadan kalktı!

Bu karar şunun itirafıydı: Faiz artırımı yapmak istedim lakin yapamadım.

En azından benim anladığım bu oldu.

Niye mi, gelin basitçe ifade edeyim.

Merkez Bankası, zorunlu karşılık nemalarını Kur Korumalı Mevduatlar için %25’ten %30’a; TL mevduatlar için %36’dan %40’a yükseltti.

Yani politika faizinde yapamadığı 500 bp’lik faiz artışını zorunlu karşılık nemalarında yaptı.

Diğer bir ifadeyle, tam karşılığı olmasa da ÖRTÜLÜ FAİZ ARTIŞINA GİTTİ!

Neden mi?

Dolarizasyon korkusu nedeniyle.

Mevduat faizlerinin artarak TL’nin daha fazla cazibe kazanmasını,

Dövizden TL’ye geçiş hızını artırarak da rezerv toplamayı hedefliyor.

Çünkü belli ki o rezerv imkanı için yabancıyı beklemek vakit kaybettiriyor.

İşe yarar mı, yani mevduat faizleri anlamlı şekilde artar mı haftaya göreceğiz.

Ana silah olan POLİTİKA FAİZİ kadar etkili olmayacağı ise bana göre aşikar.

Çünkü, bankalar kredi satamıyor.

Bıçak kemiğe dayanmış durumda.

E bu haliyle, TL toplamak isterler mi?

Varsayalım direktif ile TL mevduat toplamaya devam ettiler;

Emin olun kısa zaman içerisinde kurtarılmak isteyecekler.

Reel olarak zaten zarar ediyorlardı, hiç şüpheniz olmasın nominal anlamda da zarar riski artık kapıda belirdi.

Açıklanacak olan banka bilançolarını analiz etmek için sabırsızlıkla bekliyorum.

Nihayetinde,

Merkez Bankasının bu kararı net olarak bir itiraftır.

“Dolarizasyon nedeniyle politika faiz artışını yapmam gerekiyordu ancak yapamadım, haliyle ARKA KAPI yollara başvurdum” demiştir.

Peki politika faizini neden artıramadı?

Diğer bir ifadeyle neden Nisan ayı pas geçildi, izin alamadı.

İki neden olabilir;

Birincisi KOLAY PARAYA ALIŞMIŞ ve O ŞEKİLDE ZENGİNLEŞMİŞ iş insanlarının serzenişleridir diye düşünüyorum. Zira genellikle sıkılaşma dönemlerinde tüm ülkelerde bu LOBİ devreye girer.

Bir de insancıl lobiler vardır. Onlar yaşanacak işsizlik ile çaresiz insanların borç altında ezileceğini öne sürerek faiz artışının durmasını isterler. Lakin; ben iktisadi olarak en önemlisinin enflasyon canavarını ezmek olduğunu düşünenlerdenim ve bu yüzden heba edilecek heba edilmelidir iradesindeyim. Yani ekonomi hızlıca soğutulmalı, iflas olacak olmalı; işsizlik artacaksa artmalı.

İşte bu birinci neden ikinciyi doğruyor.

Şayet YENİ ANAYASA REFERANDUMU olacaksa; ekonomi çökmemelidir.

Kısa vadeli projeksiyon itibariyle,

Turizm döviz gelirleriyle birlikte ek olarak az bir yabancı girişiyle ve mevcut mevduat faizleri ve baz etkisiyle düşecek enflasyon dikkate alındığında;

Ekime kadar idare edilir denilmişse;

Manşeti ‘MERKEZ BANKASINA SANDIK ENGELİ’ şeklinde atmak mümkün hale gelir.

İzleyip göreceğiz.

Lakin tekrar edersem, bu iş bugün bitirilebilirdi.

Yani Dolarizasyon kontrol edilebilir ve enflasyon canavarına kallavi bir tokat atılabilirdi.

Atılamadı.

Sevgi ve vicdanla kalın…

Doç. Dr. Soner GÖKTEN